30 Aralık 2008 Salı

2009 bana güzelliklerle geliyor:)


eveeet 2009 bana guzellıklerle gelıyorrr:)))yılbası hep mutlu ederdi beni ama bu seene de heyecanlandırıyor.siz neler yapmayı planlıyorsunuzz?efendiiim duyamadııım:))))bazılarınız evınde oturacak,bazılarınız yılbası partılerine gidecek bazılarınız dışarda kutlayacak.efendiiim birisi bana bir soru mu sordu?evet buyrun tekrarlayın sorunuzu duyamadım özür dilerim:))sorunuz su değil mi?sen napacaksın bu yılbasındaaa?beenn benım ıın degerlı olan bırısyle kutlayacam desem sızeee kım olduugnu anımsarsınız herhaldeee:)))evet evet tahminleriz dogru nükhet ablamla girecğim yılbasına:)))öylesine mutluyumm öylesine heyecanlıyım ki...kalbım agzımda atıyor sankiii:)))o yuzdn nefes almıyorum ki allah muhafaza kalbım cıkar dısarı hihihihi:))))yarın benım ıcın cok ozel bır gn en sevdıgım ınsanla yılbasına gırecegım:=)))))yarın zeynep ablamla ve benım canımı dunyaya getıren melekle tanısacam:))))yarın erken saatlerde dusecem yollara malum yolum uzun:))))yenı yıl sızlere bol para bol huzur bol mutluluk bol sevgı bol ask...bu bole uzar gıdeer.olumlu olan herseyın en bolunu en ıyısını nasıp etsııın:))))sevgmlee kalııın:)yılbasında neler yasadıgımı resımlerle anlatacammm:)))

29 Kasım 2008 Cumartesi

Instyle dergisi kasım 2007 Erkan Petekkaya röportajı


SORU=Yeni diziniz SESSİZ FIRTINANIN cekimlei nedeniyle oldukça yoğun günler yaşıyorsunuz.Bu tempoda çalışırken ailenize nasıl vakit ayırabiliyorsunuz?
CEVAP=İşim gereği bazen aynı evin içinde oğlumu göremediğim zamanlar bile oluyor.Ben geldiğimde uyumuş oluyor veya o daha kalkmadan ben sete gitmiş oluyorum.Çekirdek aiye düşkün bir insanım.Oğlum ne istiyorsa onu yapıyorum ve hemen hemen tüm boş zmanlarımı o dolduruyor diyebilirim.
SORU=Sizi ekranda gördüğünde ne yapıyor?
CEVAP=Şaşırıyor.İlk başlarda göstermedik daha fazla şaşırmasın diye.Şimdi alıştı.Geçen gün"Nereden geliyorsun?"diye sordu.bende işten dedim dönüp"Yani oradan mı?" diyerek televizyonu gösterdi.Artık orasını benim iş yerim olarak kanıksadı.
SORU=Oynamak istediğiniz rol var mı?
CEVAP=Soygun konulu bir filmde oynamak isterim.Soyguncu rolünde tabiiki.Çocukluğumdan beri çok severim.Öyle tür filmleri.Birde bilim kurgu filmleri.Ama nerde...Çok yüksek bütçeli filmler bunlar.
SORU=Kariyerinizde ulaşmak istediğiniz son nokta nedir?
CEVAP=Bu işe başladığımdan beri üzerime düşeni en güzel şeklde yapmaya çalıştım.Hırslı bir tip değilimdir.2-3 sene sonrasının hayalini kurmam.İyi birkaç film yaparsam yeter bana.
SORU=Aynaya baktığınızda nasıl bir erkan görürsünüz?
CEVAP=Genelde sabırlı ve sakin bir mizaca sahibim.Çok üzerime gelinmediği sürece sınırları belli bir adamım.En kötü huyum herşeyi biriktirip en ufak şeye patlamamdır.O zaman çok kırıcı oluyorum.
SORU=Nasıl bir giyim tarzınız var?
CEVAP=Spor giyinmeyi tercih ederim.Yırtık pırtık jeanler,hırkalar,gömlekler favori giysilerimdir.Ama bunun yanında takım elbiselere bayılırım.Özellikle İtalyan modacılar tercihimdir.Pileli pantalondan nefret ederim.Dar paçalı pantalonlar tercihimdir.Çok ayakabbım var ama bir ikisine takıntılıyım.Sürekli onları giyerim
SORU=Alışveriş yapmayı sever misiniz?
CEVAP=Genelde sevmem.Zaten ne modadan ne markadan hiç anlamam.
SORU=Asla giymem dediğiniz şeyler var mı?
CEVAP=Var tabii olmaz mı?.Deri ve kareli pantalon asla giymem.
SORU=Kadınlar da nasıl bir giyim tarzını seversiniz?
CEVAP=Spor giyinen,doğal kadınlardan hoşlanıyorum.Fazla makyaj,abartıyı sevmem.Kıyafet insanın vücut dilini etkileyen bir şeydir.İçinde ne kadar rahat ederseniz o kadar kendiniz olabilirsiniz.
SORU=Takıntılı olduğunuz kıyafetler var mı?
CEVAP=Jeanim ve bir hırkam var bıraksanız hergün onları giyer çıkarım.Bu çekime bile getirdim.
SORU=Aksesuar kullanır mısınız?
CEVAP=Oğlumun doğumuyla aldığım yüzüğü hiç çıkarmam parmağımdan.Onun haricinde el yazması bir muskam var
SORU=Teknolojiyle aranız nasıl?
CEVAP=İyi bir müzik çalarım,kaliteli görüntü veren bir televizyonum mutlaka olmalı.Ama bilgisayar ve internetle hiç alakaam yoktur.Hayatmda hiç kimseye internet yoluyla birşey yollamışlığım yoktur.Şimdi msn,facebook çılgınlıgı başladı ya bana zaman kaybı geliyor sanal ortamda vakit geçirmek.
SORU=Ne tür müzik dinlersiniz?
CEVAP=New age,eski rock şarkılarını dinlerim.Deep purple,Led repplin favori gruplarım.klasik müzik de dinlerim,bunu yanı sıra İbrahim Tatlıses fanatiğimdir.
SORU=Film izlemeye fırsat bulabiliyor musunuz?
CEVAP=Film manyağıyım.Günde bir film izlemeden yatmam.Dizilerin dvdlerini alır,hepsini bir anda seyrederm.Bir bölüm için bir hafta bekleyemem.
SORU=Eve gelir gelmez ne giyersinz?
CEVAP=Eşorfmanlarımı
SORU=Gece yatarken?
CEVAP=Boxer şort.Bir bacağı dışarda yaatan bir adam olarak boxer şorttan başka birşey giymekten hoşlanıyorum.
SORU=Spor yapıyor musunuz?
CEVAP=Sadece yüzerim.Suya aşığım ben.İçmeye de ,yüzmeye de,seyretmeye de.
SORU=Size göre rüküşlüğün tanımı nedir?
CEVAP=Çok abartılı herkes bana rüküş gelir.Bunun haricinde yüksek belli pantalonlardan nefret ediyorum.Hani erkekler de giyinip kemer takıyorlar ya göbeklerinin üzerinden nefret ediyoruuum öyle görüntüden.
SORU=Hayattan ayrılmadan yapmak istediğiniz en ekstram sey nedir?
CEVAP=Yer çekiminin olmadığı bir odaya girmek istiyorum.Rusyada en iyilernin oduğunu duymustum.İlk fırstta denemek istiyorum.Birde F-16 ya binmek ilginç olabilir hatta kullanmak...
SORU=Tatil için rotalarınız nereler?
CEVAP=Kaş,Kalkan,Fethiye,Göcek.Her yaz bir ayımı kiraladığım teknede geçiriyorum.
SORU=En çok görmek istediğiniz yerler?
CEVAP=Afrika ve yağmur ormanları.Niagara şelalesinide çoook merak ediyorum.VAhşi hayatı ve onun döngüsünü çoook merak ediyorum
SORU=Yemek yapar mısınız?
CEVAP=Yemek yapmakta nefret ederim.Tek başıma yaşadım ama makarna yapmayı bilmem.Aç kalır peynir ekmek yerim ama yine de yemek yapmam.Zaten yemek yemeyi de cok sevmiyorum aç kalmyayım yeter.
SORU=Romantik misiniz?
CEVAP=Düşünceliyimdir.İnsaları memnun etmeyi,paylaşmayı severim.Romantik değilim.

29 Ekim 2008 Çarşamba

.....

bazen dalar giderim gökyüzüne bazen düşünürüm niye bukadar yanlızım diye acaba bende mi hata nerde yanlıs yapıyorum ben.karmakarışığım...çok kötü müyüm yoksa bu dünyaya fazla mı iyiyim bilmiyorum...tek dileğim var onun önünede engellerin çıkmasını istemiyorum.insanlar içimi çok acıtıyorlar...artık öyle bir hal aldı ki duygularım aglamak istediğimde ağlayamıyorum...taşlaştım mı yoksaaa...ne oldugumu nasıl oldugumu bende bilmiyorum tam hersey düzeldi derken yeniden yaptıgım kaleler yerle bir oluyor.neden neden beceremıyorum bazı seylerı...hayat niye bazen bu kadar acımasız...hayatın hep kara yüzü çıkıyor karsıma...çok kırıyorlar beni çok incitiyorlar...kırıklarımı toplamak birleştirmek zaman alıyor ama gene ben bırlestırıyorum kırıklarımı.acaba ben bu kadar ayrıntılı dusundugum ıcın mı uzulen taraf oluyorum onuda bılmıyorum.cok ıcımı acıtıyorlar coook.keske ağlamanın bır faydası olsa..gozyaslarım bosa akıyor...bılıyoruıuuuummmm coook sıkıcı bır yazı oldu ama ben buaralar gercekten hıc ıyı deılım:(ağlamak rahatlatıyor bazen.buaralar cok yanlz hıssedıyorum...tam bır bosluktayım:S.artık olanlara uzaktan bakacagım artık benı uzenlerı bende uzecegım yada uzak tutacam kendımı...bu zor gunlerımde yanımda tek bir kişiyi istiyorum oda manevi annemden baskası deil.baana birtek o cok ıyı gelıyor,beni birtek o yürekten dinliyor ve anlıyor,beni kendime getirebilecek birtek o:)belki suan yanımda değil ama yüreği,kalbi,sevgisi ve desteği her zaman benimleeeee.iyiki varsın ömrümün en özeliiiiii canımın canııııı.ben bu gunlerı atlatacagım belkı bıraz zaman alacak ama ben bunları görerek aslında daha da güçleniyorum daha sağlam basıyor ayaklarım yere...dimdik duracam gelen tüm sıkıntılara karsı artıkk...gecsin şu günler artık...

28 Ekim 2008 Salı

karmakarışıklardayım:(

merhaba gönül dostlarım nasılsınız?bayağı oldu dımı yazmayalı:)gönül dostlarım hani imsanın içini bir kavet bağlar ya bazen,bazen hayat sartlarından dolayı yada olaylardan kaynnaklanan sorunlar yüzünden kendinizi bir anda kapkaranlık bir yerde hissedersiniz ya aynen benim buaralar ki ruh durumum bu.Bazen diyorum ki keşke büyümeseydim de hayatıma bukadar sahte insanlar girmeseydi.Bazende kendime kızıyorum biliyor musunuz nye herkesı kendin gibi görüyorsun diye ama napalım benim karakterim böyle lanet okuyorum kendime bu huyumdan dolayı.Ben insanları kırmamaya özen gösterirken insanlar bende tarifi olmayan yralar bırakıyor.Acaba herkes kendi kaderini mi yaşıyor yani alnıma bunlar yazılmıs demekkı bende bunları yasıyorum.Eminim ki ışıklı gunlere cok az kaldı...Buaralar fazla negatıf enerjı var uzerımde...Bana kotu enerjıler yollayanlar basarılı olamayacaklar...Buaralar bıraz sessız kalacam ama sabırımda heran patlayabılır.Ama benı sevmeyenlere bunu yapmayacam benı ole patlamıs sekılde gorup sevınmelerıne ızın vermeyecegım...Ben neleri atlatmadım bu yaşadıklarıma gelir geçer.önümde pırıl pırıl bir hayat var buna yürekten inanıyorum.Benim yanımda olup bana destek olan herkese sonsuz teşekkürler:)

2 Ekim 2008 Perşembe

bir bayram sonrası:)

sizleri çokkk özledimmmm:))))nasılsınızzz?beni sorarsanız ben cokkk iyiyim:)bugün seker bayramının son günüydü.bir bayramda geldi geçti...ilk önce müjdemi isteriiiiiiiiimm:)))))artık iki üniversite okuyacagım:)acıköğretim işletmeye yazılacam:)yanii artık iki üniversiteliyim:)))))))))))))çokkkkkk mutluyum hemde çokkk:))))zor olacak belkı ama ben bunun ustesınden kolayca gelırım:)bende bu hırs ve azım varkeeeen:))))

--------------------

bu bayram cok guzel ve eglenciliydi.Kuzenlerım bıze geldıler:)cok kalabalıktık.ben kalabalıgı severım:))))halamlar kuzenler ve yenı evlenen kuzenımın esı de geldı.yanı 10 kısıye yakındık:)bu iki kzenimle kardes gıbıyızdır yediğimiz içtiğimiz birdir:)))neyse cumartesı onlar benden once evde olmuslardı.görünce bir mutlu oldum:))))cokkk özlemişimmm çokkk:))))neysee bu bayram bayagı bır eglendımm:))))bugunun aslında onemı buyuk benım dedemı zıyarete gıttım(mezarına).ıcım bır garıptı gıderken aslında mutluydum ama br garıptı ıstee...8 yıl oldu kaybettıgım ama o acım dınmedı:(dınmeyecekte...cokk baglıydım dedeme:(halen daha oleyımdır.bırde ben dedemı hep hasta hatrlarım.öbür dedemi zaten tanımıyorum babam bıle gormemıs:(neyse ıste mezarına gıdınce ıcım bır garıp oluyor.bugun gıttım duamı okudum ıcımden dedımkı hadı artık gel bızlen ama yasamak kadar olumde bızım ıcın.tek dileğim orda huzurlusundur dedem.senın torunun senı hep gururlandıracak.yanımda oldugunu bılıyorum.meleklerın yanından benı ızlıyorsun.sen ızlemeye devam et benı.ben hergece gozyuzune bakıp senı goruyorum zaten:)mezardan ayrılırken ıcım cız etsede aglamadım oysakı her zıyarete gıttıgımde gozlerımden yaslar akardı ama bu sefer akmadı.cunku agladıgımı hıssetmesını ıstemedm.eeve donunce kuzenlerımı yolcu ettık.eev bosaldı.bende pazar donuyorm.bu bayram cok eglencılıydı.inşallah sizlerde benim gibi güzel bir bayram gecirmişsinizdir.sizleri çok seviyorum.kendinize çok iyi bakın:)sevgilerimleeeeeeeeeee:)

12 Eylül 2008 Cuma

Gitme vakti geldi

merhaba gönüll dostlarım uzun bir aradan sonra sizlere tekrardan yazıyorum.Çok mutluyum çünkü salı günü istanbula gidiyorum.Üç ay önce orda canlarımı bırakıp geri dönmüştüm şimdi onlara kavuşma zamanı geldi:)Bu üç ay çok zor geçti ama geçti sonunda:)İstanbula gidince yapacağım çok sey var.Bu sene son senem oldugundan zorlu bir yıl bekliyor beni:)Geçen sene il dönem özel nedenlerden dolayı bir yarı dönem dondurmak zorunda kalmıştım okulumu.Ordan kalan derslerım var bırde şimdi ikinci sınıfın dersleri.işim çok zor anlayacağınız:)Ama ben bunların üstesinden gelip busene hiç ders bırakmadan bitireceğim inş okulumu:)Şimdi İstanbula gidince yapacaklarımı sıralama vakti.Hazır mısınız?korkup kaçmak yok ama söz mü:)))))))

Tamam tamam başlıyorum sıralamaya:)))

1)ilk dönem hem bu dönemin derslerini alacağım hemde ilk senenın ılk donemınden kalan dersleri alacağım
2)sömestr tatilinde bu derslerin hiçbirini bırakmayacağım
3)ikinci yarı dönemde hem derslerimi aksatmayacagım hemde dgsye hazırlanacagım.
4)Sene sonunda diplomamı alıp hemen bir iş bulmak olacak
5)Yazın bos gecmeyecek dil kurslarına gidecem ve sertifika alacagım,bırde bilgisayar sertifikası var tabıı.

Orda mısınız?Yoksa korkup kaçtınız mı?:))))))))))))))))))))))))))
Ben bunların hepsının üstesinden gelirim çok zor olacak tabikii ama emeksiz ekmek yenmez.Bunları yaparken gezmemide yapacagım,eglencemi de yapacagım.İkisi bir arada yürümezsede bir sene eglenmeyi veririm nolacak ki.Bir yerim eksilmez.Hayatımı kurduktan sonra bol bol egleneme fırsatım olacak nasılsa:)Ayaklarımın uzerınde durup iyi yerlere gelmem eglenceden yada baska seylerden daha önemli.Ben derim ki ismimi unutmayın seneler sonra cok iyi yerlerde gececek adım:)

hepinizi öpüyorum.kendinize çok iyi bakın.sevgilerle:)))))

2 Eylül 2008 Salı

Yepyeni bir ay:)

merhaba gönül dostlarım sizlere bayağıdır yazmıyordum.Evet yazmıyordum dedim çünkü içimden gelmiyordu yazmak.Ama tekrardan sizinleyim.

Bugün sizinle yeni başlayan bir diziyi tanıtacağım.İsmi son bahar.Baş rollerinde Erkan Petekkaya ve Ayça varlıer var.

Dizinin konusu=Galip çok küçük yaşlarda bir matbaada çocuk işçi olarak çalışmaya başlamış, patronunun da desteğiyle çok ilerlemiş ve matbaayı bir holdinge dönüştürmüş zeki ve mütevazı bir iş adamıdır. Hayatının tamamı bu matbaada geçen Galip, ilk aşkı da burada patronunun kızı Nursel’le yaşamıştır. Nursel ile evlenen Galip aradaki kültür farkları nedeniyle evliliği yürütememiş ve ayrı evlerde yaşamaya başlamışlardır. Ama Nursel’in Galip’in peşini bırakmaya niyeti yoktur.

Sabiha daha 18 yaşındayken çok sevdiği Mehmet’le evlenip Almanya’ ya yerleşmiş ve et entegre tesisinde çalışmaya başlamıştır. Kendini her konuda çok geliştiren ve kurslar bitiren Sabiha Almanya’da kaldığı sürede Almancasını da ilerletmiştir. Zeyno adında bir kız çocukları olan Sabiha ve kocası Mehmet 14 yıl Almanya’ da yaşadıktan sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapmaya karar vermiştir ama aileyi son gün kötü bir sürpriz beklemektedir… Sabiha’nın Almanya’ da başına gelen kötü olaylar Türkiye’ ye döndükten sonra da peşini bırakmamıştır. Genç kadını yine kötü günler beklemektedir. Kızı ile yaşam savaşı Vermeye çalışırken kocasının metresinden olan oğlu da Sabiha’ya bırakılınca genç kadın ne yapacağını şaşırmıştır.
Sabiha yeni bir yaşama başlama umuduyla Galip’in holdinginde çalışmaya başlar. Hayattan beklediklerini alamayan bu iki insanın yolları bu iş sayesinde kesişir…

Ben böyle bir dizi görmedim.Gerçekten bayıldım.Aslında konusu gerçekten ilgi çekici ve açıkca söylemek gerekirse gerçekten bir çok diziden iyi.Erkan Petekkayanın oyunculuguna bitiyorum desem yeridir.Bir insan bu kadar mı rolunun hakkını verir.Eğer Erkan Petekkayaysa verir ve yaptıgı her işte adından söz ettirir.Helal olsun vallahi şapka çıkartmak gerek.Ayça Varlıerıde çok begenıyorum oyunculuk acısından.Bence süper bir ikili oldular.Türkiye bu diziye kitlenecek pazartesi aksamları saat=20.00de starda.Kaçırmayın derim yoksa üzülürsünüz:))))))

Bir diziden daha bahsedeceğim.Kanal d de yayınlanan yol arkadaşım.Çağan Irmak gene kalitesini göstermiş.

Dizinin konusu=Bir Ege masalı…

Başrollerini Özge Özberk ve Polat Bilgin'in üstlendiği “Yol Arkadaşım”ın ana karakteri Ayla (Özge Özberk ) , Ege’nin şirin bir kasabasında doğmuş, ailesini kaybettikten sonra kendisine çok düşkün olan babaannesi ve yıldızının barışmadığı amcası tarafından büyütülmüştür. Amcasının kendisine olan sert tavırları, genç kızlığında ondan yediği bir tokat, aralarında daha keskin bir ince hat oluşturmuş, ve Ayla 15 yaşında okuması için kasabadan İstanbul’a gönderilmiştir. “Diğer kasabalılardan” farklı olduğu için kasaba halkının da dikkatini çeken Ayla, İstanbul’a giderken bindiği trende arkasında sadece kasabayı değil ilk aşkı Suat’ı ( Polat Bilgin) da bırakmıştır. Genç kızlığında tuttuğu günlüğüne kasabadan ayrılışı ile ilgili olarak , buraya, göğsünü gere gere döneceğini, o herkesin hor gördüğü Ayla’nın ne kadar güçlü bir kadın olduğunu göstereceğini not etmiştir. İstanbul’da okulunu okuyan ve kendisini geliştiren Ayla, yıllar sonra İstanbul’da Sertaç (Sinan Tuzcu) ile mutlu bir evlilik yapmış ve Eylül adında bir kız çocuğuna sahip olmuştur.

Ayla’nın mutlu giden evliliği bir gün eşinin kendisini karşı komşuları üniversite öğrencisiyle aldattığını öğrenmesiyle sallantıya girecek ve kızı Eylül’ü de alan Ayla bir süreliğine , yıllar önce ayrıldığı kasabaya gidecektir. Ayla, hiç de bu kasabadan ayrılırken kendisine verdiği sözdeki gibi güçlü dönmemiştir kasabaya. Güçlü ama yorgun, savaşçı ama silahsız… Kasabaya dönüş Ayla için, arasının bozuk olduğu “amcası”yla, kendisine yabancı gözüyle bakan” kasaba”yla, ve en önemlisi “kendisi”yle bir çatışma yaratacaktır. Tüm bu çatışmalar arasında kendisine hala ilgisi olan “ilk aşkı” Suat ( Polat Bilgin ) ile aralarında tekrar bir yakınlaşma başlayacaktır. Öte yandan kızı Eylül için herşeyi yapmaya hazır olan Ayla, kasabada kalmalı mıdır, yoksa kızı için dönmeli midir? “ Yol Arkadaşım “ şirin bir Ege kasabasında var olmaya çalışan Ayla’nın draması ve şiveli konuşan Egeliler’in doğallığının iç içe geçmiş bir hikayesidir.

oyuncuların kalitesine bakar mısınız?

Özge Özberk,Polat Bilgin,Sinan Tuzcu,Goncagül Sunar,Tanju Tuncel,Ayşe Tunaboylu,Ayşenil Şamlıoğlu,Füsun Erbulak ve Şeyla Halis.

Harika bir dizi izlemeyenlere şiddetle tavsiye ederim:)Gülerken ağlayacagınız ve düşünecegenız bır dızı.

Son olarak sunu söylemek istiyorum eylül ayı ışıgınla bıze geldın.O ışıgını bizden eksik etme.Mutlu günler yakında hatta belki yarındanda yakın.Yeni bir gün yepyeni bir umut ve yepyeni bir ışık demek benım için.Işığınız ve umudunuz bol olsun.Yüzünüzden gülümseme hic eksik olmasın.Gülümsemek bulaşır siz gülümsedıkce ınsanların daha cok gulumsedıgını goreceksınız.

Sizleri çok seviyorum:)

26 Ağustos 2008 Salı

İDEALLERİM:)

merhaba gönül dostlarım...
Şu an gecenın 02.17si...Bugun nedendir bilinmez bir durgunluk vardı üzerimde.Suan sadece içimde gelenleri paylasmak ıstıyorum sizinle.O yüzzden bu yazının beir konusu yok yüreğim beni nerelere götürürse sizinle onları paylaşacağım.Bugün ogleden sonra kendime kahve yaptım ve cıktım evin terasına ve gökyüzüne baktım.Ne kadarda acık ve aydınlıktı.Sonra düşünmeye başladım.Neyi derseniz?...Geleceğimi...Ben okulumu bitirince nolacak,neler yapacagım,hayat bana neler gösterecek...Hayatın bana neler göztereceği bilinmez ama herkesın hayattan beklediği şeyler vardır...Elbette benimde varr...İstediklerim hayalini kurdugum şeyler...Benim düşüncem söyle insan istediği ve azmettiği sürece elde edemeyeceği hiçbirşey yok.Kendinize güvendikten sonra inanın hayat cok daha güzel ve anlamlı.Bende işe kendime güvenle başladım.Evet artık hayata karşı ayaklarım sağlam basıyor diyebilirim...Kimsenin benim hakkımda ne düşündüğü önemli değil benim düşüncem önemli artık...Asla bunu bencillik olarak algılamayın ilk önce benim ne düşündüğüm önemli sonra tabiiki soracagım,danışacagım insanlar olacak.

Şimdi sizlere ideallerimi sıralayacağım.Bu sıralayacagım seylerde fazla özele inmeden yazacağım:)

1)Bu sene okulumu bitirmek
2)Dgs ye girip dört yıllıga gecebilmek
3)İş bulup istanbulda yasamak.
4)En az iki dili tam anlamıyla öğrenmek.
5)Tüm bunları yaparkende eksikliklerimi tamamlayıp türkiyede işinde örnek alınan bir bayan olmak istiyorum

Ben eminim ki ben bunların hepsini basaracağım ve başardıkça sizlerle paylaşacagım.İyi Sabahlar gönül dostlarım...Gününüz umarım size ışıltılar saçar.

25 Ağustos 2008 Pazartesi

Bugün sizlere özel bir tarifim var:)

Bugün sizlere sevgi tatlısının tarifini vereceğim.Bu tatlıyı karnınız acıkınca değil ruhunuz acıkınca yiyin:)

SEWGİ TATLISI
MALZEMESİ
1 adet gönül
1 adet açık yürek
500gr güler yüz
250gr tatlı dil
100gr hürmet
1 çorba kaşıgı sewgi
1 çay kaşığı hoşgörü
1 su bardagı iyi niyet
1 tutam samimiyet
1 ölçek dürüstlük
göz kararı saygı
HAZIRLANIŞI
Gönülü duygu tasına atıp güleryüz ile karıştır.Agzında yumuşattıgın tatlı dili üzerine ilave ederken,sewgi we saygıyı ince ince üzerine ekle.Hürmet,iyiniyet we hoşgörüden meydana gelen şurubu da buna kat.Samimiyet ölçüsünde parçalara bölerek dürüstçe hayata diz we yüreginde pişmesini bekle.yüregin de pişirdigin bu tatlıyı karnın acıkınca degil ruhun acıknca ye.

:)))))

Son olarak bugün Gülben ablanın dogumgunu onun ıcın bırkaç sey söylemek istiyorum:)Gülben ablacığım dogumgünün kutlu olsun.Nice mutlu yıllara hep beraber.Yüzündeki gülümseme hiç eksik olmasın.

22 Ağustos 2008 Cuma

....

selam gönül dostlarım nasılsınız?
bugunku konum programların reytıng kurbanı olması.
nedır reytıng denen sey?yada neye bakılarak ölçülür?ve sizce reyting almayan her program kaldırılmak zorunda mıdır?
bugun bır programda reytinge kurban verildi.hani size önermiştim ya kırık kalpler klübü.evet bugun son yayınıydı.ve neden?sadece reytıngler düşük diye.bu kadar gerekli bir programın yerıne yemek programı geldı.nekadar saçmalık dimi bir kanal yardım programını kaldırıyor ve yemek programı koyuyor nıye reytingler düşük oldugu için.ya biz nasıl bir toplum olduk yaa:(Bu kadar mı taşlaştı yüreğimiz.bu program hiçbir zaman acıtasyonla yada mılletın kavga etmedıgı yada bırılerının orasını burasını acmadıgı bir program olmadı dıye hak ettıgı deger bu muydu.gerçi bu ülkede hak eden hak ettıgı yerde olamıyor maalesef.atv yoneticileri neye bakarak bukadar yenı bir programı kaldırdıysaaa.gerçi bu ülkede okadar sorun varken bunu mu yazdın dıyeceksınız ama buda yarayan bır kana maalesef.gerçi biz adam olmayız neden mı eger bır ulkedeki insanlar ahmedinejadı el ustunde tutuyorlarsaaaa ve bir ulkedekı ınsanlar bır kopegı oldurup yol kenarına bırakıyorsa yada kımsesız yurdunda,çocuk esırgemede yaşananlar...bu listeee uzar giderr.bence bir an önce millet olarak silekelenmeliyiz.gidişimiz hiç iyi değil.ve resmen amerikanın sömürgesi altına girmis haldeyizzz.eğitim seviyesini yükseltip milletin seviyesini de daha da yükselecek.ama bz halen daha başörtüye takılıp kaldık.
arkadaslarrrrrrr kendımıze gelelım.amerıkanın oyunlarına gelmeyelım;)
burda bitiriyorum yazımı iyi geceler.iyi bakın kendınıze.sevgimle kalın:)

20 Ağustos 2008 Çarşamba

amasraaa:)





gönül dostlarım tekrardan merhaba.nasılsınız?.Bayağıdır yazamıyorum buraya.Birkaç günlüğüne amasraya gittim.amasraa beni tam anlamıyla büyülediii.yok böyle. bir güzellik.Ben sizlere başından anlatayım bu güzellikleri perşembe 12 arabasına bindik bende tarifsiz bir heyecan tarifsiz duygular vardı.nedeni amasrayı hep barışla bütünleştirmişimdir.amasraya vardıgımızda saat 13.45 falandı.amasraya girdiğimiz andan itibaren barısın fotograflarıyla donanmıs her yer.o fotoğrafları gorunce ıcım bı garip oldu.otobüsten indiğimiz gibi otelimize gittik orda odalarda bır karısıklık yasadık onu haledince odaya yerlesip direk sahile indik ılk gun fazla durmadık denizde yanlız bir detayı veremeden edemeyeceğim denizi ben pek begenmedim çünkü deniz yosunluydu ve ben yosunlu denize giremiyorum:)))neyse ılk gun bıraz yorgunduk ama benım ısrarım uzerıne aksam otel de kalmak yerıne amasra turu yaptık ve bır yerde oturup meshur salatasını yedım.ılk gun fazla bısey yapamadık annemler çok yoruldugundan otele erken donduk.ikinci gün erken kalktık sabah kahvaltısını yesıllıkler arasında yaptık.sonra denıze ındık aksama kadar denızde olmamıza ragmen ben bır ıkı kere gırebldım denıze malum neden yuuzundden:)yosun ve bennn ayyy cokk fena.:D.ıkıncı gun aksam denız kıyısında balık yedık:)sonra amasra kalesıne gıttık oyle güzeldi ki manzara:))))ben fotograflar cekmeye calıstım :)net olanları koydum buraya:)ucuncu gun aksamı bır cafeye gıttık okey oynadık sonradan annemın arkadaslarıyla bulustk o aksam cok eglendık canlı muzık dınledık:)bana takıldılar kalk kız dıye:))))bende onlara soz sıze gelınce oynayacam ama burda oynamam dedm:)))))gulustuk:)dorduncu gun sabah denıze gırdık ve aksamıda donduk ama benı guzellıklerıyle buyuledı.ben oraya cok kucukken gıtmıstım en son ve açıkçası bukadar güzelliklerini fark edememıstım:)eger bu güzel yeri görmedıysenız bence en kısa zmaanda görmeye gelın bu guzellıklerı:)ben oranın adını degıstırıyorum.benim için orası barış kokan yer oldu.her yerde barışı yaşatıyorlar:)mekanın cennet olsun barısss.rahat uyu.
gönül dostlarım bugun yazımı burda bitiriyorum.gülümsemek bulasıcıdır lütfen gülümsemeyi unutmayın.sizleri çok seviyorummm:)sevgimle kalın:)

12 Ağustos 2008 Salı

:)


merhabalar gonul dostlarım bugun sızlerle begendıgım bır röportajı paylaşmak istiyorum.bence cok içten bir röportaj olmuş.aysenur yazıcıyı tanımayanlar için bence çok açıklayıcı bır röportaj sizinle paylasmak istedim.

 Yeryüzünde hala iyilik var...


Ayşenur Yazıcı 1958 yılında dünyaya geldi. Fransa'nın Lyon Rhone akademisinde üniversite eğitimini tamamladı. Kozmetoloji ve sahne sinema sanatları eğitimi aldı.

1983 Yılında İzmir TRT de çalışmaya devam ederken Christian Dior firmasının Türkiye temsilciliğinde 5 yıl teknik müdür ve eğitmen olarak görev aldı. Printemps Mağazalarının reklâm, animasyon ve halkla ilişiler müdürlüğü görevinde bulundu. 1990 Yılından beri özel televizyonlarda spiker olarak çalışıyor, programlar yapıyor. Bu meslekte 50'den fazla ödülü var. Türk Dil Kurumu tarafından en büyük unvan olan "Türkçeyi en iyi kullanan spiker" ödülüne layık görüldü.

Zülfü Livaneli'nin Şahmeran filminde dünyaca ünlü makyör Serge Mentelet ile beraber çalıştı. 1990 Yılından bu yana çeşitli haftalık dergilere kozmetik yazıları, psikolojik testler hazırladı ve yayımladı, gazetelerde köşe yazarlığı yaptı. Antoloji şiir yarışmasında ödül aldı…
"Ekmek Arası Hayat", "Bedriye", "Kadınlar Ağlar", "Makyajda Sihirbazlık Numaraları" , "Son 13 Gün", "Sizin Hikâyenizi Çaldım" ve "Yaşama Yetişemeyenlere Mucize Çözümler" isimli kitapları var. Son kitabı “Sensin Mağara Adamı” Doğan kitap’tan ekim ayında çıkıyor ve “Andrea And” adıyla, ekim ayından itibaren yayımlanacak kitabıyla Avrupa’da okunan kadın romancılar arasına katılıyor.

Renklerle sağaltım ve yaşam üzerine etkileri, düşünce gücünün yaşamımıza etkisi üzerine üniversitelerde seminerler vermektedir. Tasavvufla ilgilenen, İngilizce ve Fransızca bilen Yazıcı bir çocuk annesidir.

www.KadinlarArasi.com : Öncelikle bu kadar çok işi nitelikli bir şekilde gerçekleştirmek olağanüstü bir yetenek olmalı. Spiker, yazar, makyaj uzmanı vd. Siz kendinizi daha çok hangisinde görüyorsunuz?

Ayşenur Yazıcı: Kendimi en çok sosyal yaşamı gözlemleyen ve yazan, aktarmak zorunda ve iyileştirmek zorunda olan insan olarak görüyorum… Yazar olarak var olmama sebep olan da haberde geçirilmiş onca yıl oldu. Yani spiker olarak hem haber hazırlayan hem röportaj yapan hem haberi hazırlayıp hem ileten insan olmak ruhen beni bir basınçla sıkıştırdı.
Mecburen yazmalıydım, bunu bir yerden boşaltmalıydım ki ruhum patlamasın.
Olağanüstü yetenek filan söz konusu değil bence. Yeteneği benden kat kat üstün nice insanlar var ki o kadar değerli ve mükemmeller ama onları olmaları gereken yerde göremiyoruz… Bir niteleme sıfatı bulmaya çalışsam aklıma “inat ve azim” den başka bir söz gelmiyor. İçine bir de “mecburiyet”i katarsanız alın size Ayşenur! Neden mecburiyet derseniz 20 yıl kadın halinizle aile reisi olmak, size, narin kadın yapısına artı görevler yüklüyor ve altından kalkamama gibi bir şık bırakmıyor hayat size.
Kim bilir belki hayatımın bir döneminde ağır hayat şartları yüzünden felç geçirmem de bundandı… İnat ettim kalkacağım dedim ve kalktım! Çünkü annem ve çocuğumun bana ihtiyacı vardı ve felçli kalma ihtimalimi silmek zorundaydım.

www.KadinlarArasi.com : Bizim ülkemizde doğru işlere imza atarak mesleğini en iyi şekilde devam ettirmek ciddi bir gayret istiyor. Siz hep aynı kaliteli çizgide kalmayı nasıl başardınız? Eminim ki sıkı bir mücadele gerektirdi, bu mücadele de kendinizi nasıl motive ettiniz?

Ayşenur Yazıcı: Şimdi burada ağzımı açıp iki kelam edeceğim ve ortalık ayaklanacak, birileri sözlerime alınacak ve bana dava filan açmaya kalkacak… Tabii ki bunca erdemsiz insan içinde çok faziletli ve kendini bilen insan da var ama “meşhur” olmak, “ünlü” olmak için kısa vadede ödenmesi gereken bedeller M.Ö’den beri değişmiyor topluluklar içinde.
Önemli olan her ünlünün “değerli” olup olmadığını sorgulayan bir sistem içinde “meşhur” olmuş olabilmek. Ama maddi yaşamın insanı öğüttüğü bir sistemde nasıl olursa olsun bir şekilde ünlü (!) olmak ve hayatı kısa yoldan kolay vitesine almak önemli hale geldi. Sanırım kuşaklar arası en büyük ayrım da bu oldu. Sözün senet sayıldığı bir yaşam şeklinden, devleti soyana “helal olsun adama” denilen bir aşamaya gelindiğinde; insan donup kalıveriyor.
Seçim sizin. Kimsenin yedek kadını olmadan, mevkisinde kral olanların dileklerine he deyip arkanızdan kimin ne dediğine aldırış etmeden yaşamak ve paraya boğulmak da bir seçim… Çalışıp, kendi üstüne bir tane daha kendinden ilave ederek ilerlemek ve yılmadan azla yetinip, çok şerefle başını gece yastığa koyar koymaz huzurla uyuyabilecek bir hayat kurmak da bir seçim…
Ben uyurken başımı yastığa bebekler gibi koyup rahat uyuyorum. Vicdanen ne anama, ne oğluma, ne devlete, ne öbür taraftaki ruhani ortama suçlu götürecek bir şeyim yok.
Ne kadar rızık varsa onu kutsayarak tüketmek, birilerine boyun borcu olmadan ama eksik olsun yaşayabilmek beni incitmiyor. 26 yıldır çalışıyorum yeni ev sahibi olabildim. (Hatta babam yarısını karşılamasaydı hala kiradaydım.) Elinde var olanla mutlu olmak kadar güzel bir şey yok… Daha fazlası olabilir miydi? Evet! Benim de bilmem ne konaklarında üç katlı villam, son model arabam, bir yazlığım, dolabımda marka elbiselerim, bankada çalışmadan hayat boyu beni idare edecek birikimim olabilirdi. Bedeller bana ve yaşam bakışıma aykırı. Böyle de mutluyum ve zenginim.
Anlatmak istediğim, paradan başka hiçbir şeyi olmayanlardan olmak istemedim… Çünkü paradan başka bir şeyi olmayanlar, dünyanın en fakir insanları, en acınası, en garip hayat onlarınki… Hem paranın gücüne, hem de erdemli, merhametli duruşa sahip o kadar az sayıda ruh var ki. Ne garip bir sahip olma şeklidir ki bu, ikisi birbirini iter durur. Beraber yaşatmak bu kadar mı zor?

ww.KadinlarArasi.com : Kısa bir süre öncesine kadar tv ekranlarındaydınız, sanırım ara verme ihtiyacınız oldu. (Ara vermedim TRT de ademler ve Havvalar adlı süper bir psikolojik yaklaşım dersleri içerikli program yaptım)Ve bu ara verişe bir protesto ile başladınız. Bundan biraz bahsetmenizi istiyorum. Neden ve nasıl bir eylemle tepkinizi ortaya koydunuz ve bu nasıl bir tepki aldı. Yeterli desteği gördünüz mü? Sizi nasıl etkiledi?

Ayşenur Yazıcı: Medya patronlarının her programı izlememesinin bedelini ödettiler programıma. Oysa 5 ay içinde bu programa içinde insan hakları ve kadın eğitimine katkıdan dolayı 2 ödül verilmişti… Başından beri hem hukuksal hem psikolojik danışmanlarıyla yola çıkan tek benim programımdı! Kimseye ne yargıç oldum ne polis. Sadece sosyal hayatta izlenebilecek yollar ve hukuksal hakları konusunda bilgi aktardım ve gelen her mağdura mutlaka bir “çözüm” bulup kendimi iyi hissettiğim bir yapımdı. Bu programda ne kimse öldürüldü, ne yaralama ne bir saldırı oldu. Sadece benzeri tarzda programlarda ipin ucu kaçırıldığından, medyada toplu bir recm başlatıldı ve sadece ben yaralandım!
Taksim’de eylem yapmak için izinlerimi aldım ve ağzımı bantlayıp oturma eylemi yaptım.
Dünyanın düşünebildiğiniz en itibarlı TV' leri protestom ile ilgili özel röportajlar yapmaya geldiler, kadın sorunlarına Türkiye’nin bu yasakçı yaklaşımını gözlerken benden başka direnen olmadığını hakkını arayan olmadığını çektiler.
Amerika’dan 6 kişilik bir ekip gelip evimde (Nurettin Sözen’in yardımları ve hassas yaklaşımı sayesinde)TBMM’ye verdiğim soru önergesiyle ilgili çekim yaptı. Fransa’da Lille şehrinden bir üniversite öğrencisi yaşananları tezi olarak hazırladı, Le Monde ekinde bana 2 tam sayfa ayrıldı vs vs…
Medya, bu tavrıyla sorunların konuşulmasını engellemek, problemi halı altına süpürmekle nasıl büyük bir kaos hazırladıklarının farkında bile değillerdi.
Önemli olan “sunucunun donanımı ve yaklaşım şekli”dir. İstenirse gayet güzel sorun konuşulur, çözüm yolları hukuksal yollar işaret edilir ve hak sağlanabilir. Ama Ne kadar duygusal sömürü yaparsa o kadar reyting alan sunucu ve programcılar, o oranda para kazandıklarından işin cılkı çıkmıştı ve seyirciye “yol” işaret etmekten çıkmış, dram saati izlettirmeye kadar varmıştı iş…
Farklıydım, farklıyım ve yolumdan ayrılmayacak kadar erdemli ve vicdanlıyım.
Dilerdim armutla beni aynı sepete koymasınlar...
TBMM ye verilen 20 ye yakın öneri ve çözüm maddelerinden çoğu zamanla kadın ve aileden sorumlu bakanlık tarafından hizmete uygulanır hale getirildi ama kimse de çıkıp “sağ ol Ayşenur” filan demedi. Olsun! Bir adım daha ileri olmaya katkım olsun da bu da bana yeter.
Mesela alo kadın hattının (mesaisinin )saat 17:00 den itibaren hizmete kapalı olması demek, peşinden öldürmek üzere gelen birini ihbar edemeyen kadına direkt ölüm demekti…

www.KadinlarArasi.com : Şu anda tv programlarında yaşanan kalite sorununu nasıl değerlendiriyorsunuz? Kolaycı bir toplum olarak bize sunulanı hiç reaksiyon göstermeden alıyoruz. Diğer tarafta çok da hoşnut değiliz aslında bize sunulanlardan. Tabii bu bir denge konusu. Bu aşamada program yapımcılarını ve izleyicileri nasıl görüyorsunuz?

Ayşenur Yazıcı: Şu an gayet iyi bilgilendirici ve eğlendirici şıkları beraber barındıran programlar da var, işi sadece dedikodu ve insan rezaletleri üzerine kurup reyting alan da…
İzleyici bir garip! Hem yakınıyor hem seyrediyor. İçinde ilkel insan halleri olan her program dünyanın her yerinde reyting alır. Bu bir gerçek! Hayrete düşmek, aman Allah’ım demek, “duydun mu” deyip komşusuna anormal olan ne ise onu anlatmak sosyal iletişimin bir tarzı haline geldi. İzleyici, yeni yeni ruhunun kirlendiğini fark etti, farklı ama enteresan program arıyor. Bulduğunda o kargaşaya bir daha dönmemek için, ruh yorgunu olduğunu biliyor… İş ki birileri “iyi” bir şey yapsın! Reyting gözetmeden bir süre yayımlansa kemik izleyicisi oluşacak ve kafa çırpan diğerleri yavaşça silinecektir. Burada Medya program müdürlerine ciddi vicdani bir görev düşüyor. Çünkü sosyal anlamda ciddi bir deformasyon ve stres aktarıcı olmaya başladı Tv ler.
Düşünsenize RTÜK bir araştırma (anket) yapıyor. En çok izlediğiniz program nedir sorusuna X diye cevap veriyor 10.000 kişinin %40’ı.
Bir başka soru: Hiç sevmediğiniz ve sinir olduğunuz halde seyrettiğiniz program hangisidir? Şeklinde. Buna verilen %40 cevap da “ayni X programını” söylüyor. Bu izleyiciyi ben anlamıyorum…Sevmiyorsan niye seyrediyorsun?

www.KadinlarArasi.com : 4 Ağustos’ ta başlayan "Kırık Kalpler Kulübü" programıyla tekrar tv ekranlarındasınız. Nasıl bir program, hedefler neler programla ilgili, başka projeler var mı tv ile ilgili?

Ayşenur Yazıcı: “Kırık Kalpler Kulübü” yaşam içinde bir şekilde baş edemediği bir durumda kalakalmış insanlara, hukuksal, maddesel ve psikolojik yardım içeren bir sosyal yardım programı. Nedense herkes kalbin sadece “aşk” yüzünden kırılacağını sandığından “Ayşenur barıştırma veya evlilik programına mı başlıyorsun?” diye soru yağmuruna tuttu beni.Oysa tanıtımlarda numarayı verip “bizi arayın elinizden tutalım” derken nerelerde yardımcı olacağımızı anlatıyoruz gayet net…
Eğitimi yarım kalmış bit yoksul öğrenciye üniversiteyi bitirmesine yardım edecek birini bulabileceğimiz gibi, çocuğu hasta bir yoksulun da hastane ve ev bakımını üstlenecek sponsorlarımız var… Manevi çöküntüden tutun da elleri kopmuş bir marangoza protez yapmaya kadar her türlü imdat çağrısını değerlendiriyor ekibimiz…
Hedef tek: Yeryüzünde hala iyilik var, merhamet var, vefa var… İnanın var. Bunu hatırlatmak ve beraber sızlanmak yerine beraber bir sorunu çözüp, bir hayatı kurtarıp sevinci ve merhaleleri paylaşmak çok güzel olacak.

www.KadinlarArasi.com : Siz aynı zamanda “makyaj” konusunda da uzmansınız. Kadınlar makyaj yapmayı biliyorlar mı? Yoksa sadece boyanıyorlar mı? Mutlaka gözlemleriniz vardır.

Ayşenur Yazıcı: Sahne sinema makyajı eğitimim var ama günlük makyajdan farklı olduğu noktalar, sadece ürün yapı seçiminde ve sedef kullanımında oluyor. Gölgeler ışık oyunları teknik olarak aynı esaslar üzerinde. Bunu Makyajda Sihirbazlık Numaraları adlı kitabımda anlattım. En basit haliyle, ev kadınının da anlayabileceği uygulayabileceği şekilde...
Türk kadınının kemik yapısı Asya kadını olduğundan çok mat ve girinti çıkıntıları üzerinde güzel gölge oyunları yapılabiliyor. Kadınlarımız süsü de seviyor ancak cüret konusunda biraz tutuklar kanımca. Yeni nesil daha canlı ve vurucu süsleri benimsiyor ancak kırmızı bir ruju Türk kadınına kolay satamayacağınızı bilmelisiniz. O, silik süsü seviyor. Göze pek batmadan süslenmek. Her ne kadar ikisi tezat iki iş gibi görünse de geleneklerin dışındaki süslere çekinerek yaklaşıyor.
Bence makyaj konusunda gayet güzel becerileri var. Önemsemedikleri konu cilt ve beden bakımı… Görünen yerleri süsleyip görünmeyen yerleri es geçmek biraz tembellikten, biraz da göstermeye kendini önemsemekten daha yatkın olmalarından…
Göz içine siyah kalem çekip, yanağına leke gibi kahverengi bir allık sürmeyi “makyaj yapmak” olarak algılayan kadınlar azalıyor. Şanslılar o kadar çok dergi ve programlarda gördükleri görsel bombardıman var ki…

www.KadinlarArasi.com : Bir kadının yaşamında makyajın önemi ne sizce? Doğru/yanlış makyaj imajı nasıl etkiliyor ve kısa kısa püf noktaları var mı iletebileceğiniz?

Ayşenur Yazıcı: (Bu soruya 100 sayfa yazsam cevap yine de yetersiz kalır. Kitabı okumalılar :)

www.KadınlarArasi.com: Geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirilen bir organizasyonda sizi görme ve dinleme fırsatım oldu. Gerçekten çok güzel ve çok hoş bir insansınız. Fiziğiniz, samimi davranışlarınız… Bunun mutlaka bir sırrı hatta birkaç sırrı vardır Size verilenleri nasıl besleyerek bu kadar güzel ve hoş kalabiliyorsunuz?

Ayşenur Yazıcı: Teşekkür ederim. Kendime bakıyorum. Bakmazsam, ekmeğimi kazandığım ve (akıla, bilgiye bakan yok) görselliği ağırlıkta olan işimi “önemsemez” duruma düşmek istemiyorum. Ama bunun için ağzımı burnumu şişirtmek, kulağımı gerdirtmek yerine kendim gibi kalarak kırışmaktan yanayım. Şimdilik :)
13 Yaşımdan beri çalışıyorum. Akvaryumcuda harçlığım için, ortaokulda Fransızca ders vererek, yine kendi isteklerimi başkalarına yük olmadan alabilmek için çalıştım. Üniversitede de çalışarak hem okudum hem yoruldum. Çektiğim çok acı şeyler de oldu. Burada bahsetmek gerekmiyor. Çocuğumu analı babalı büyütemedim. Anne hiçbir zaman babanın yerini tutamaz. Manevi desteğimiz hiç olmadı. Birçok ameliyat geçirdi doğduğundan beri. Ben seyahatte veya canlı yayında olduğum için yanında olamadığım, içimin kavrulduğu günler oldu. Annem sağ olsun hakkını ödeyemem. Dost kazıkları da yedim, tevekkülümü bırakmadan iyiyi diledim, bunların bir ders olduğunu, ruhen büyümem için gerektiğini kendime şırınga ettim her daim. Pes etmememin en büyük sebebi oğlumun varlığıydı. Ona dayandım Allah’a güvendim. Terk edildim, soyuldum, en düşük zammı bana verdiler en çalışan bendim… Kira her arttığında taşındım ve bu evimi alana kadar 13 kez ev değiştirdim. Arabamı bu sene yenileyeceğim inşallah çünkü 10 yıllık oluyor emektarım.
İşte bence sır bu! İyi niyetini inancını ve çalışkanlığını hiç yitirmeden kendiyle dost kalabilmek için insanın hayata şartlar ne olursa olsun dört elle sarılmasını sadece maneviyat sağlıyor. İncitildiğimde affettim. Kendimi de beni yaralayanları da. Çünkü âşık olduğum Mesnevi’yle 17 yaşımdan beri beslenmenin bana verdiği direnç bu.
Beni besleyen hep insana, evrene, Tanrıya olan sevgi olmuş. Bunu anladım sizin sorunuza cevap verirken.

www.KadinlarArasi.com : Sizin yazarlığınızda var. Yazı yazmak bir yetenek ve beraberin de derin bir yaşam deneyimi. Kitaplarınız nasıl doğdu? Çünkü bir eserin oluşumu anne olduğunuz için diyorum, bir çocuğun doğumu gibidir.

Ayşenur Yazıcı: 1974' de liseler arası öykü ödülü aldığımda mutlu olduğumu itiraf edeyim. Küçücük aklımla edebiyata bulaşmaya kalkışmasaydım ne Milliyet’te, ne Aktüel’de, ne Posta’da yazmaya cüret edemezdim. Yazmak da spor gibi bir eylem. Kelime kaslarınız zamanla gelişiyor. Yazdığınız kadar da okursanız siz de bir yazar olmaya adım atıyorsunuz.
Ben bilgiye aç dolanan bir âdemoğluyum. Bilmek kadar güzel bir şey yok. Önce kendinizi sonra başkalarını ve en nihayetinde dünyada var oluşunuzu sorguluyor, hikâyeleri bunların malzemesiyle kurup pişiriyorsunuz. İki romanımın da edebiyat ödüllerine aday gösterilmesinin sebebi bence bu… Yaşadıklarım ve öğrendiğim okuduğum her şey romanlarda hikâyeleşiyor. Köşe yazarlığım sona erince yazmaya devam ettim ve kitaplar da böyle doğdu. Türkiye’de en çok satan kitaplar arasına giren yazılarım da var. Ama benim için Avrupa’da Türk kadını olarak var olmak kadar gurur verici bir şey yok şu an. Dilerim Osmanlı kadınının meşakkatli bir yaşamını aktardığım romanım Bedriye best seller olur ve ben anneanneme borcumu öderim.

www.KadinlarArasi.com : Az önce de ilettiğim gibi siz bir annesiniz. Anne olmak yaşamınızı, işinizi, yeteneklerinizi, kimliğinizi nasıl etkiledi?

Ayşenur Yazıcı: Anne olmak yaratmak demek… Elinizdeki “hiç”lerden dünya kurabilmek demek! Bunu tüm anneler yapar. Anne kendi etiyle bile besler çocuğunu. Bu kadar kutsal bir aşk, ne bir erkekle kadın arasında var, ne su ile güneş arasında… Habercilik hayatım boyunca ne bayram ne yılbaşı çocuğumun yanında olabildim. Bir iki istisna hariç hep işin başında kalan anne, onu anneanne ile evde bekleyen çocuk modeli oldu bizim hayatımız…
Annemin bizimle yaşaması Allahın bana verdiği en büyük lütuflardan biri. Ben evin erkeği olunca mecburen evin kadını rolü düştü kadıncağıza. Üniversiteye başladığından beri Kerem’le aynı evde yaşadığımızı hissettik. Çocuğuma karşı boynumun yarısı büküktür. Keşke babası daha sık ilgilenebilseydi de, yaşam mücadelesi içinde benim eksik bırakmak zorunda olduklarımın boşluğunu o doldurabilseydi. Bilgisayar almak için kimseye yalvarmadık mesela. Kimse de alıp getirmedi. Para kazanmazsam oğlum eksik kalacak düşüncesiyle ömrümün nerdeyse tamamı ona adanmışlıkla geçti. Ama yanında çok sık olamadım. İçim yanar…
Önce iş dememin sebebi aslında “önce Kerem” demenin bir şekliydi.
Onun için ek işler yaptım, onun için üç saat uykuyla işe gittim, ona bırakmak için kitaplar yazdım, onun geleceği için bir şeyler inşa etmeye çalıştım. Dilerim büyüyünce anlar.

www.KadinlarArasi.com : Annelikte kendinizi nasıl görüyorsunuz? Özellikle bu dönemde anne olmak yetenek değil sihirbazlık istiyor. Toplum ve aile arasında sıkışan çocuklarımız için de önemli bir mücadele iksiri gerekiyor. Oğlunuzla ilişkilerinizi nasıl dengeliyorsunuz? Bu konuda annelere önerileriniz olabilir mi?

Ayşenur Yazıcı: Oğlumla dengeleri tıpkı annemin benimle kurduğu şekilde kurdum. Başından beri ona asla yalan söylemedim. “Sana araba alacağım” dersem alırım. Alamayacağım şeyin sözünü vermem. Onun meyillerini ön plana alırım. Kendi ısrarlarımı ona yaşam şekli halinde zorlamam. Ben reklamcılık okumak istiyorum derse “senin hayatın, sen sevdiğin işi yaparsan başarılı olursun” derim. Çünkü ileride kendi hatasını ders olarak geri dönüşün ile alır. Ama benim yaptırdığım hatada hep beni suçlar. Çocukların kendi hatalarını yapmalarına izin vermekten yanayım. Tabii denetim ve kontrolü bırakmadan. Her an kollayarak ve B planını da düşünerek.
Kerem yeni nesil… Benim 50 yıl önceki, televizyonsuz ve radyodan dinlediğim hayat bakışım içerisinde ne internet vardı, ne teknolojinin böylesi, ne uzaya gidişler ne Çin malları… Onlar kendi nesillerinin kendi kurallarını ve ilgi alanlarını oluştururlarken, 50 yıl öncesinden köhnemiş bir ısrar katmam doğru değil. Kollarım, desteklerim, elimden geldiğince anlamaya ve yardımcı olmaya çalışırım. Tek ona ısrarla işlemeye çalıştığım şey merhamet, hoşgörü ve insanca erdemlice olandan şaşmamasıdır.
Bu çerçeve içinde sadece değişmez kural bu olmalı. Varsın yeni nesil düşüncelerini bu insanca bakış içinde işleme koysun. Devir onların devri ve teknik kuralları da manevi şartları da onlar kendi içlerinde onlar oluşturuyorlar ve sizin devrinizin kuralları geçersiz, köhnemiş, eskimiş kalıyor.
Çocuğu aşağılamak, sorguya çeker gibi suçlamak, eskiden yaptığı hataların defterini açıp her tökezlediğinde başına kakmak bence annelerin yapacağı en büyük hatadır. Kendine özgüvenini yitirmiş bir birey, kral da olsa çöpçü de olsa çökecektir…
Kendine güvenen çocuklar imkânları elvermeyip “çöpçü” de olsalar inanın çöpçülerin “en iyisi ve en mutlusu” oluyorlar…

www.KadinlarArasi.com : İleriki dönemler için planlarınız, projeleriniz neler?

Ayşenur Yazıcı: Uzun vadeli planlar yapılacak bir ülkede yaşamıyoruz maalesef. Siz isteseniz de, genel şartlar nereye sürüklüyorsa hayalleriniz de kırpılarak ve değişerek oralarda bir yerlere sürükleniyor. Ama yine de kitaplarımı yazacağım, Didim tarafında, merkeze çok uzak olmayan bir sahil kasabasında bahçesinde ördekler, kümes, tavuklar, civcivler, domates fideleri olan bir minik ev hayalim var.
Hani torunlar gelip de “babaanne bana tarçınlı çörek yap” diye gecenin bir vakti tutturur ya, hani siz de üşenmez kalkar pişirirsiniz…
İşte öyle bir ev içi, yukarıda anlattığım bir ev dışı hayali…
Yalnızlık konusunda korkuyorum da bir yandan:) İnsanoğlu, kendiyle barışık, hayata komik tarafından da bakabilen, şefkat ve insaniyet dolu biri olsun istiyor yanında beraber ölebilmek için. Ama yok! Benim kadar erkek olabilen, delikanlı bir erkek, hayatın onu öğütmesine karşı “kalkan-kılıç” kullanmış, huzurdan başka istediği bir şey olmayan bir erkek maalesef yeryüzünde kalmamış…:)Varsa da bana denk gelmedi. Kim bilir nerelerde şu an dolanıyor…
Televizyon konusundaysa eğer banim hayat görüşüme aykırı bir işse çalışmam söz konusu bile olamaz. Dileğim yeni başlayacağım sosyal yardım programımın, uzun yıllar umutsuz insanları yeniden hayata bağlamaya yardım etmesi. Bir de sağlık kanalında bir program yapmaya başlayacağım. Şimdilik proje aşamasında… Ruhsal sorunların fiziksel olarak bizi nasıl perişan edebildiğini anlatabilirsem, kendi kendimizi üzmekten belki vaz geçeriz…

www.KadinlarArasi.com : Aramızda olduğunuz için teşekkürler. Yeni programınız hayırlı olsun.

Ayşenur Yazıcı: Teşekkür ederim. Sizlerin de yolu açık olsun. Sevgilerle.
www.aysenuryazici.com

10 Ağustos 2008 Pazar

bambaşka biri olmak için adımlarımı atmaya başladım:)

bugun mutlu bir pazar sabahına uyndım:)güneş daha bır parlak ve güneş daha bir ısıtıyor etrafı.bazen düşünüyorumda insan mutlu olduğu zaman etrafındaki güzellikleri daha güzel görüyor:)ben hayata gülümseyerek bakmayı,pozitif enerjinin kullanılınca ne büyük mucizelere yol açtığının farkındaym belkı bunları yenı ogrendım ama dha gencim hayatın başında bunları öğrenmek çok güzel.arkadaşlar bence yaşadığımız anın değerini,kıymetini bilelim bu günleer geri gelmiyor.eger üzüntülüysenizzz onu doya doya yaşayın yada mutluysanız onuda sonuna kadar yasayın.cunku yasadıgımız anlar gercekten çok önemli.bız ınsan olarak bazen şükretmeyi bilmiyoruz maalesef.en ufak bir terslikte yıkılabiliyoruz.bu olayı benimde unuttuğum oluyor hatta bazen hakikaten şükretmeyi bilmediğim anlar oldu.ama artık tam anlamıyla değişimin içinegirdim.bu değişim lafta kalmayacak.belki çok zamanımı alacak ama ben bu süreyi kısaltmayı basaracagım.mesela ilk önce işe görünüşümü değiştirmekle başladım.güzelce kilolarımı veriyorum.ve yavas yavaş kendimi yeniliyorum.bence eğer hayata karşı dik durmanız için değişmeniz gerekiyorsa değisin.değişim çok iyi gelecektir size.değişimden korkmayın:)değişim süreçlerimi buradan paylaşmaya devam edeceğim:)mesela buraya yazmaya başlamam bile değişime başladığıma bir örnek:)artık kendime daha güvenliyim,ayaklarım daha sert basıyor yere tabii ilerleyen zamanlarda dahada sert basacak,artık düşüncelerimi kendime güvenerek söylüyorum:)yani eskiden beni tanıyanlar bu değisim tamamlandığında beni tanıyamayacaklarrr:)

sevgimle kalın:)

8 Ağustos 2008 Cuma

artık gelecegım apaydınlık

merhaba gönül dostlarım bugun sızlere herhangı bır konu hakkında değilde yüreğimi açmak istiyorum.dun gece hayatıma yenı bır ısık dogdu.ne oldugunu solemeyecem belkı ılerleyen zamanlarda solerım.hanı sızlere anlatmıstım benım bır manevi annem var dıye.evet onun sayesınde doğdu bu ışık.ve ızın verırsenız bu yazımda ona tesekkur etmek ıstıyorm.
melek yüreklim benı her hareketınle öyle onurlandırıyorsun,her hareketinle öyle mutlu ediyorsun ki.her zaman sana layık olmaya çalışacagım.sen benım ıcın bır mucızesın.eger yüzüm gülüyorsa,eger bukadar gelecekten umutluysam ve eger bu kadar dıksem tüm üzüntülere senın sayende.o yurekte ozel oldugumu bılmek ole onur verıyor bana.ben sana,yuregıne hayranım.benı ınanılmaz mutlu edıyorsun.hayatıma gırdıgın gne her gun sukredıyorum.ve allah ızın verırse senden ayrılmayacagım buda ayrı bır mutluluk
seni çokkk seviyorum.hemde tahmınınden yuz kat bın kat fazla.şimdi tek dılegım ayrılmayacagımızın gunun hemen gelmesı:)bu ayrılıgı gulerek andıgımızın gunlerın bır an once gelmesı.
özelim.kıymetlim sana tapıyorm ve sana canm feda.yuregımın ısıltılı yanlarından bırısın
EN BÜYÜK TEŞEKKÜRLER SANA NÜKHET ABLAM

7 Ağustos 2008 Perşembe

Bugun yüreğimde çağlayanlar:)

merhaba gonul dostlarım nasılsınız?
dun sızlere yazamadım ınternet baglantımda sorun vardı:)
eee gorusmeyelı neler yaptınız bakalım?
özledınız mı benı:)
vallahi açık söylemek gerekire ben sizleri çok özledım.bu ayrılık süresince ne mi yaptım hemen anlatayım:)
dun evde otururken ne zamandır bekledıgım laptopum geldı:)şimdi sizlere ondan yazıyorum:)
ne zamandır dışarı cıkmıyordum spordan geldıkten sonra bızımkılerıde ayarttım dısarı cıktık.
galıba bu aralar fazla duygusal oldum.o yuzden bugun dostluk hakkında yazacagım sızlere.dostluk benım ıcın kelıme anlamının dısında cok farklı yerde.dost demek ole anlamlara yuklenmemelı bence.bana gore dost bırbırının her an yanında olmaktır.yanında olmaktan kastım gönül birliği.hayatta bundan onemlı birşey yoktur bence ama tabiiki herkesle gönül birliği yapılmaz o zaman zaten dost kelımesının ne anlamı kalırdı kı dımı.mesela benı bılen bılır. sevdıklerıme asırı derece baglıyımdır.onlara her an sevdıgımı solerım.cok onemlıdır bence bır ınsana sevdıgınızı solemek.neden mi...gun gelr sevdıgınızı soleyecek bır daha durum olmaz.o yuzden sevdıklerınıze bagrıa bagıra soleyın sevdıgınızı:)neyse konuyu saptırmayayım dımı.ben dostlarıma sevdıklerıme her zaman durust oldum.kımseye yalan solemedım.(herkes pembe yalanlar soler ama kara yalan yanı o ksıyı kıracak uzecek yalanlar)dürüstluktur erdemdir.dostlarım cok azdır benım.bır elın parmagını gecmez.gercek dostlar azdr zaten.ole de olmalıdır bence.bırde ınsanlar karsılık beklemeden sevmelıdırler bence.ben herkesı karsılık beklemden severım en guzel sevgıde budur:)
dostlarım,benım gonlumde olanlar ve gonlune alanlara,arkadaslarıma herkese cok teesekkur ederım.benı ben oldugum ıcın sevdıgınızden dolayı.benı degıstrmeye kalkısmadan sevdıgınız ıcın mınnettarım sızlere

SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM:)

5 Ağustos 2008 Salı

kırık kalpler klübü


merhaba gonul dostlarım
bugun sızlere bır programdan bahsedeceğim atv ekranlarında pazartesı baslayan kkk'dan:)yanı kırık kalpler klübü:)sunuculugunu guzel yureklı aysenur yazıcı yapıyor.programın formatı YARDIMA MUHTAÇ AMA FAKİR FUKLARALIKTAN DEĞİL, EĞİTİMLİ OLSA BİLE HAYAT BİR ŞEKİLDE ONU ÇIKMAZA TAŞIMIŞ BİRİLERİNE el uzatmak.ve bu sadece bır anlık degıl hayat boyunca onların yanında olunacak.aysenur ablamla ıkı senedr gorusuyorz yanı bu programın yapılacagını ılk bılenlerdenım.ole mutlu olmustum kı bole bır programa baslayacagı ıcın:)ve program dun basladı.formatı bence cok guzel:)yolun acık aysenur ablam bu ıse basladıgın ıcın,umut arayanlarının umudu oldugun ıcın,ınsanların hayatlarını degıstırıp onları bukadar mutlu ettıgın ıcın sana sonsuz tesekkurler.ben emınım kı cok kısılere ulasacaksın:)
sızlerden rıcam eger cevrenızde asagıda verecegım oykuye benzer oykuler varsa yada yarınkı programda gorecegınz hıkayeye benzer hıkayeler varsa bana ulastırın o hıkayelerı ben aysenur yazıcıya ulastırayım ve bolelıkle bır ınsanın hayatının degısmesıne yardımcı olun:)
ben bu klübün simdilik manevi yonunden destekcısıyım.ve elımden gelenı yapacagım.sizlerden rıcam bırlıkten kuvvet dogar ve hepımız bısıler yaparsak bazı seylerı yola getırırzzz.tesekkurler sevgılı gonul dostlarım.sevgımle kalın hıkaye asagıda;)
AYSE ANNE BABASIYLA MUTLU YAŞARKEN BABA ÖLÜYOR.ANNE FEVZİ İLE EVLENİYOR VE BİR ERKEK COCUĞU DAHA OLUYOR.
SONRA ANNE ÖLÜYOR!
FEVZİ SADECE RENÇBER.TARLA BİÇMEKTEN BAŞKA BİLDİĞİ İŞ YOK.
AMA AYSE MESLEK LİSESİNDE OKUYOR..ERKEK KARDEŞİ DE UFAK
EV BARK BIRAKIP FEVZİNİN ABLASININ YANINA YERLEŞİYORLAR.
AÇLAR EVLERİ YOK VE KIZ OKUMAK İSTİYOR...
BİRİNİN YANINDA NE KADAR SIĞINTI YAŞANABİLİR Kİ VE ÜSTELİK AYŞE ÜVEY BABASINI TAPARCASINA SEVİYOR VE "BABAM" DİYE BAHSEDİYOR...
AYSEYE BURS, BABAYA BAKKAL DÜKKANI VE ONLARA EV VERİLECEK ;)
yanı bır ınsanın tamamen degısecekkk:)böle hikayeler varsa lutfen ulaşın bana:)

3 Ağustos 2008 Pazar

kömür kokan şehrim:)













Orta Anadolu'nun hemen hemen tümünde egemen olan Hitit İmparatorluğu, Ege Göç Kavimleri hareketi ile ortadan kalkarken, çoğunluğunu Frig boylarının oluşturduğu Bithin, Mariandyn ve Migdon adlı göç toplulukları yörenin ilk sakinleri olmuştur. MÖ VI. Yüzyılda Batı Anadolu'da başlayan kolonizasyon süreci ile birlikte, yörede de Kdz.Ereğli (Herakleia Pontica), Hisarönü (Teion), Sesamos (Amasra) gibi yerlerde ticari iskeleler (emperion) kurulmuştur.

MÖ 334'e kadar Perslerin egemenliğinde kalan bölge, bu tarihten sonra Makedonyalıların eline geçmiş; ancak yöre halkının isyanı sonucu kısa bir süre bağımsız bir yönetime (Bithynia Krallığı) kavuşmuştur. MÖ 27'de Roma İmparatorluğuna, 395 yılında ise imparatorluğun ikiye ayrılması sonucu Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğuna bağlanmıştır.

1084 yılında Anadolu Selçuklu Devleti komutanlarından Emir Karatekin tarafından ele geçirilen Zonguldak ve yöresi, Anadolu Selçuklu Devleti ile Büyük Selçuklu Devleti arasındaki sürtüşme nedeniyle, önce Bizanslılar, sonra da Danışmendlilerce işgal edilir. Ancak Anadolu Selçuklu Devleti kısa bir süre sonra toparlanarak, yöreyi yeniden ele geçirir (1186).

IV. Haçlı Seferi'nden sonra Bizanslılar dağılma, Anadolu Selçuklu Devleti ise çöküş sürecini yaşadığından, bölgenin kıyı şeridi Cenevizlilerce alınır; iç kesimlerde ise Candaroğulları gelişir. Osmanlı İmparatorluğunun gelişme döneminde Padişah I. Murat bölge topraklarını Osmanlı sınırına katmak istemiş, ancak halk buna karşı çıkarak Candaroğullarının yanında yer almıştır. Bunun üzerine Osmanlılar Cenevizlilerle anlaşarak, 1380'de Kdz.Ereğli'yi, 1392'de de Zonguldak ve çevresini kendi topraklarına katmış, kıyı şeridindeki ticari yaşam ise yine Cenevizlilere bırakılmıştır.

1460 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Amasra'yı almasıyla birlikte yöredeki Hıristiyan bezirganlar İstanbul'a göç etmiş; yöre Osmanlıların ilgisini çekmeyince de, 1654 yılında Kazak korsanlarca, daha sonra da korsanlara karşı halkı korumak amacıyla bölgeye gelen yeniçerilerce yağmalanmıştır. Yörenin ekonomik ve ticari önemini yitirmesi ve devletin yeterince sahip çıkmaması sonucu, eşkıyalar ve ayanların baskısı halkı göçe zorlamıştır.

1829 yılında taşkömürünün bulunmasıyla yeniden önem kazanan bölgede 1848'de ilk kömür ocakları kurulmuş; 19. yüzyılın sonuna doğru İngiliz, Fransız, Belçika, Rus şirketleri taşkömürü üretimi yapmak üzere yöreye akın etmiştir. Yöredeki şirketlerin haklarını korumak ve üretimi artırmak bahanesiyle Fransız askerleri önce Zonguldak'ı, ardından da Kdz.Ereğli'yi işgal etmiş (1919); ancak, Zonguldak ve çevresinde oluşturulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine bağlı milis güçlerinin karşı koymasıyla 18.06.1920'de Kdz.Ereğli'den, 21.06.1920'de ise Zonguldak'tan çekilmek zorunda kalmışlardır.

Zonguldak, 1 Nisan 1924 tarihinde, Cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olma unvanını kazanmıştır.

2 Ağustos 2008 Cumartesi

mutluluğun tanımı

sevgili gönül dostlarım bugun mutluluğun ne anlama geldıgı hakkınnda yazacagım sizlere.
hıc düşündünüz mü neler mutlu eder benı dıye?
bazı insanları bol para,bazılarını şan şöhret bazılarını ise bir içten gülümseme bile mutlu edebilir.ben son kategorıye giriyorum:)bır ıcten gülümseme bir içten sarılma,sevdiğin insanla sıcak bir sohbet benim tüm üzüntülerimi,sıkıntılarımı unutturur bana.mutlulugun tanımı küçük seylerde gizlidir.benı mutlu etmek cok kolaydır.
pekı sızı neler mutlu eder bu soruyu bır kendınıze sorun derım ben.
bence ınsanlar küçücük seylerden büyük mutluluklar cıkarmalıdır.mesela tanımadıgınız bır ınsanın gulumsemesı,yada cok sevdıgınız bırıyle sohbettt sızı mutlu etmelı.sevgı en buyuk mutluluk kaynagıdır bence...eger enerjınızı olumlu yonde kullanırsanız mutlu olmamanız ıcın bır neden yok.cekım yasası.
SİZ MUTLU OLUN Kİ ÇEVRENIZDEKILEREDE BULASSIN.CUNKU MUTLULUK BULASICIDIR.

her zaman mutlu olmanız dileğiyle.sevgimle kalın:)

1 Ağustos 2008 Cuma

efe kaanımmm:=)

hani blog yazmaya ilk başladığım gün efe kaandan bahsetmiştim ya işte resimler:)


dediğim kadar yakışıklı ve tatlı dimi:)))allahım senı nazarlardan korusun.allahım senın yolunu her zaman açık etsin.biseyden daha bahsetmek istiyorum yanımızda şirin mi şirin bir kız var ya oda benım elımde buyudu.fıstıgım benım.resımlere devam edelım dımıııııııııııı:D:D

31 Temmuz 2008 Perşembe

hüzünlü bir gündü


merhaba gönül dostlarım :)
yazıama ilk olarak gülben ergenın yenı klibi bay dogruyla baslamak ıstıyorum:)klıbı ne zamandır beklıyordum.ılk basladıgı andan sonuna kadar bır avrupai klip izliyormus gıbı hıssettım cok guzel olmus.basta nıhat odabasını ve gulben ablamı canı gonulden kutluyorum.emegınıze yuregınıze saglık
gelelım bugun neler yaptıgıma:)))
evden cıkmadan söyle bır evı toparladım.sonra kardesımın kahvaltısını hazırladım ve cıktım dısarı.bugun aslında bıraz hüzünlüyüm.neden dıye sorarsanız aylardır gıtmedıgım cocuk esırgemeye gıttım.ama hıc beklemedıgım bırseyle karsılastım.cocukların aglama seslerı gelıyordu.onlara bakanlarda bagırıyorlardı cocuklara.daha kapıdan gırmeden bu sesler ınledı kulagımda.durdugum yere oturdum ve agladım.bu cocukların sucu ne dıye dusundum annesız babasız kalmak mı sucları.dayagı hakedecek naptılarrrrr.bukadar vıcdansız mı olduk allah askına.sızde yurek yok mu o cocuklara nası el kaldırırsınız yaaa:@.neyse kendımı toparladıktan sonra gırdım yuvadan ıcerı.ddedım kı bu seslerı kım acıklayacak bna neler oluyo brda cocukları dovuyormusunuz sız dedım hayr asla dedı(yalannnnnnnnnnnnnnnnn)dedım kı basbayagı dayak yıyolar yok yanlıs duymussunuz cart curt dedıler.gırdım onlarla brbırımıze.neyse bu burda kalmayacak dedım onlara.sonra cocukların yanına cıktım.ole bır sarılıor kıı ablaa ablaa dıye.sevgıye aclar.ben derım kı onları yanlız bırakmayalım.cok ama cok sevınıyorlar ınanın gıttıgınızde yanlarına.ama zaman gecmstı veee ayrılk vaktı gelmıstı.ben cıkarken cok agladılar.ama bırısı yanıma hıc gelmedı.ben gıttım yanına nye gelmıyorsun yanıma dedım onlardan bana sıra gelmez kı dedı.bende dedım kı ole sey olur mu sonra baana bır sarılısı vardı kı gozyaslarımı zor tuttum.kapıdan cıkarken hepsı bana yenıden gelecekmısın abla dedıler.bende gelecem dedım.ole mutlu oldular kı.keske ımkanım olsada yardım edebılsem hepsıne.ole ısıltılı kı gozlerı.suan bıle toparlayamadım kendımı.ama ıcım huzurlu ıcım mutlu.ben onların yanına her zaman gıdecem.cocuk esırgemeye gıttım bugun haftayada kımsesızler yurduna gıdecem.resm cekmedım cunku aklıma gelmedı hemde ne bıleyım desfre etmekte ıstemedım.bugun farkındayım cok huzunlu oldu yazım.ama paylasmak ıstedm.
burda bıtırıyrum yazımı.sevgımle kalın.

30 Temmuz 2008 Çarşamba

bana gore tatil:)


merhaba gonul dostlarım nasılsınız?
bugun 30 temmuz artık sıcaklar kendını ıyıce gostermeye basladı:)
bu sene tatıl bırazcık bana haram oldu gıbı gozukuyor:))))
stajım bugun hayrılısıyla son buldu:)sımdı onumde ehlıyet sınavım var.23 agustosta:))ve bılgısayar sertıfıkası ıcın bılgısayar kursuna yazıldım:=)belkı bır hafta yada on gun bır yere kacamak yaparım anca okadar olur:)ama bence tatılden onemlı oldugu ıcın hıc sıkıntı yapmıyorum:)cunku ınsan calısırken bıle kendını dınlendırebılır bence:)mesela benım yaptıgım gıbı uc gun aksamları bır saatını spora ayırabılır:).yada hafta sonu bsluklarında tıyatro,sınema veya denıze gıdebılır.bence tatıl yan gelıp yatmak degıldır.tamam dınlenmeyın demıyorum bır ınsana 10 gun herseyden uzaklasmak bıle yeter bana gore.zaten turk ınsanı kadar tatılı seven bır millet yok:)
tatıl yorelerı deyınce aklınıza nereler gelır?cogumuzun aklına ege ve akdenız kıyıları gelıyor dımı.ama bana göre karadenız bulunmaz tatıl cennetı:)hele dogu karadenızı hıcbır yere degısmem.yaylara cıkmayı,daglara,tepelere cıkmayı,caylıklar arasında dolasmayı,fındık toplamayı cok sevıyorummm.mesela aydere gıttınız mı?yada uzungöle yada sürmene manastırına:)eger gıtmedıysenız bence oralara gıdın harıka yerler:)ben dogu karadenızın sonuna kadar sarp sınır kapısına kadar gıttım:)hatta orda bır gurcıstan mahallesı bıle gormustum:)
benım yazacaklarım bugunluk bu kadar:)sevgımle kalın.:)))

29 Temmuz 2008 Salı

ayrılıklar


merhaba gönül dostlarım:)
ilk önce hepinizin kandili mübarek olsun dıyerek baslıyorum butun herkesın duaları kabul olur inş:)
bugun ayrılık uzerıne yazacagım:)
ayrılık denılınce hep huzunlenmısımdır.hep benı baska dıyarlara goturmustur bu kelıme.ve genelde benımle sevdıgım kişiler arasına karlı daglar girmiştir.zor gelir ayrılmak sevdiklerinden.ama her ayrılma içinde kavuşmanın mutlulugunu taşır.aslında ayrılıklar insanları beslermıs ben bunu bu sene ögrendım beslermiş derken duygsal acıdan olgunlastırmasından bahsedıyorum:)gönül ister ki sevdiklerimiz her zaman yanımızda olsunlar ama bu mumkun olmuyor maalesef.onemlı olan ınsanlarla mesafe bakımından ayrılıklar yasayalım gonul ayrılıkları yasamayalım.onun telafisi olmaz.ve benden sıze tavsıye her yenı gün sızı sevdıklerınıze goturuyor bunu düşünüp mutlu olun.
bırde vedasız ayrılıklar var hayatta.Bu ayrılık ınsanın canını daha cok yakıyor galıba.ve giden kişi bir daha geri donmuyor.ona kavusmanız sizinde bu dunyaya vedasız bır ayrılık yapmanızla gerceklesır.
kısacası benden tavsıye sevdıklerınıze sımsıkı sarılın.ınanın bana karlı dağlar sızın sevgınızın buyuklugu karsısında erıyecek.sevgı ve zaaman herseyın ılacıdır.
yarın goruşme üzereeee sevgimle kalın:)

28 Temmuz 2008 Pazartesi

ruhumdakı gülbence:)


ablam senı gorup hayran olmaya baslamamın uzerınden yıllar gectı.senı ılk kez yaramaz klıbıyle bı kanalda gordugum an televızyona yapısmısım.annem anlatır hep:)ılk gordugum anda ısıgını almısım:)o zamandan bu zaamaana on dort buçuk yada on bes yıl gectı:)her anımda sen vardın ve olacaksında:)eskıden allahıma hep sole dua ederdım allahım ablamı bırkez gorme ona sarılma ımkanını bana ver dıye.ve bu dualarımı allahım duydu ve 25 hazıran 2004 saat:21.00de sana kavstum.yer tır parkı konser alanının kulısıydı:).bılmıyorum hatrlıor musun benı:)turuncu bluz ve turuncu etek gıymıstım:)guvenlıgın bılgılerı oldugu halde yanına gondermemıslerdı benı.zaten bı haftadır uyku uyumuyordum bole bır terslık olunca orda aglamaya basladım:)zaten öluyordum heyecandan:=)sonra kapıdan sen cıktın bırakın kızı gelsın dedın o an nası kostugumu nası cantamı atıp geldıgımı hatrlamıyorum sadece hatrladıgım snaa sımsıkı sarıldgım ve agladıgım:=)sonra sen dedın kı nıye aglıosn benı gordugune sevınmedın mı yoksa:)bende sadece sevındım dıyebılmıstım halbukı sevınmek ne kelıme ucuordum heyecandan:=)konusayım dıyordum ama tek kelıme cıkmıordu agzmdan:)sonra beraber sarılarak tuvalete gıdısımız ebru ablanın benı saakınlestırme cabaları sonra kulıse tekrar dondugumuzde sana verdıgım deftere bakman ve ordakı yazımı okuyup defterımın bı sayfasına yazı yazıp ımzalaman ole guzeldı kı hersey daha dun gbı aklımda:)okuormusun dıye sordugunda kekelemıstım:=)sonra fotograf cektırırken ole bı sarılmıstık kııııı o an tamam demıstım al canımı allahım:)sen dıkkat et batmasın demıstın kıyafetındekı ıslemeler ıcın.bende onemlı deıl demıstım oan hıcbırsey umrumda deıldı senı gormustum ya o bana yeterdı:=)sonra el ele tutusup taaa sahneye kadar gıtmemızde ayrı bı guzellıktı allahım demıstım cok tesekkur ederım sana bana bu anı yasattıgın ıcın:=)konser hakkında yorum yapmayacam zaten mukemmeldı:)snra eve geldgımde annemın boynuna atlamstm sok olmustu annem:)o gun kımseyı uyutmamıstım:)o gunun uzerınden tam dort yıl gectı ve ben bu dort yılın ıcınde senı tahmın ettıgımden de cok fazla gordum.sana bana bu guzellıklerı yasattıgın ıcın cok tesekkur ederım:)))hele senden ılk maıl aldıgım gunu hatırlıyorumda sabahın onuydu bılgısayrımı actım ve her sabah oldugu gıbı maıl adresıme baktım ve bir adet maılınızı var dıordu allahım dedım yoksaaaa yoksaaaaaaaaaa gulben ablamdan mı geldı.o maıl sayfasının acılmasını beklerken olecektım heyecandan acıldı veee ne goreyım gulben ergen yazıooo.onu okudummmm birrr bagırmısım kı oley dıyee alt komsumuz geldı kızım noluo dıye:)))
ekranı gostermıstım alemsın kzım demıstı bana:)bılmıyorum o maılını kac kere okudugumu :)))).senı cok sevıyorum ben yaaaaaa.sen kelımelerın bıttıgı yerde baslıyorsun benım ıcın.her zaman yanımda ol emı.ıyıkı hayatımdasın:=)senı cokkkkkkkkkkkkkkkk sevıyorum hemde tahmın edemeyecegn kadarrrr:=)senın sayende nukhet ablamı tanıdım cok tesekkurlerrrr prensesim:)

OLENEDEK SENINLEYIM.SEN HAYATIMDA YOKKEN BIR HAYALI RENKSIZDIM:)

27 Temmuz 2008 Pazar

SENI SEVMEYI COK SEVIYORUM NUKHET ABLAM:)


merhaba gonul dostlarım
bugun sızlere benım ıcın cok ozel olan bırını benım gozumden anlatacagım:)
sızler onu tanıyorsunuz ısmını solesem hemen hatrlıyacaksınız nukhet everi:)
hayatıma gulben ergen sayesınde gırdı:)kısın soguk gunlerınde hayatıma gırmesıyle hayatım sımsıcak oldu:)subatın sonlarıydı tanısmamız:)o yuregı nası kelımelere dokecegım bılmıyorum ama calışacagım:)ben gulben ablamdan sonra hıckımseyı bukadar sevecegımı dusunemezdım.nukhet ablamı herkesten cok farklı sevıyorum.yuregı ole guzel kı ole sımsacık kı.ben onu yuregımle sarmaladım kalbımı kalbının ustune koydum.manevı annem o benım:)o benım en kıymetlılerımden bırı.onu sevmeyı ole cok sevıyorum kı.bana her zaman her hareketıyle ornek oluyor.bılıyorum kı onun yuregındede cok onemlı bır yerdeyım buda benı cok mutlu edıyor.hanı bır ınsanı sevmeye kıyamazsınız ya bende sevmeye kıyamıyorum.o benım en masum tarafım:)belkı tanıstıgımız o kadar zaman olmadı ole guzel ole ozel sey paylastık kı ben ona cok baglandım.varlıgıyla benı onurlandırıyoor ve gururlandırıyor:)
her zaman yuzumu guldurdu her zaman yanımda oldugunu hıssettırdı:)bana herseyden once kendımı svmeyı ogrettı sonra ınsanları sevmeyı ve hayattan zevk almayı ogrttı.

nukhet ablam sevgıne,kalbıne ve SANA hayranım cunku dort dortluksun.öle yüce bir insansın kı sen.senı sana anlatmak okadar zor kı sensızlık bazen canımı acıtsada senı uzaktan sevmekte cok guzel.sensız dunyada yasanmaz.hayatıma gırdıgınden berı allahıma sukredıyorum.ıyıkı geldın dunyama.kucucuk yuregımde cok buyuk yerdesın.senı cokk sevıyorum pırlantam:)olenedek snı mutlu etmek ıcın calısacam:)yuzun daıma gulsun ve allahım bızı hıc ayırmasın:=)

OLENEDEK SENINLEYIM CANÖZÜM,PIRLANTAM:)

26 Temmuz 2008 Cumartesi

26 TEMMUZ 2008(CUMARTESİ)


merhaba gönül dostlarım nasılsınız?
bugun ılk kez sızlerle yazılarımı paylasmaya baslayacagım:)
bıraz heyecanlıyım galıba:)umarım yazılarımı begenıyle okursunuz.bugun gunumu anlatacam:)
saat 11.00 gıbı kalktım.bugun annemın arkadasları gelecegınden evde bır telas allahım yanı sankı devlet buyuklerını agırlayacak:))))annem bıraz tıtızdır de:)ben galıba ona fazla cekmedım.:)))aslında dunden hersey hazırdı:)ama son kontrollerı yaptık ve beklemeye basladık:)ıkıden sonra glmeye basladılar:)ılk olarak fatma teyzem kızlarıyla geldı:).ezgı ve ızelle:)ızelde benım elımde buyudu sayılr:))).onlarla oturup konusurken kapı caldı.veeeee gunun yıldızı efe kaan beyyy geldıı:)(aysel teyzemın oglu)henuz dort aylık ama allahımmm bole bıse yok yanıı:)cok ama cok sempatık bır cocuk:)en son olarak selma teyzem geldı.onlar konusmaya koyuldular eee bebk gelmıs eve benım gozumu kımse gorur mu:))))butun gun onunla oynadım konusmaya calısıyooo benlee:)))guluyoo oynuoooruz beraberr.mest oldum anlayacagınız.annem zaten cocuklara duskun oldugumu bılıo da arkadasları bole ılgılenırken gorunce ee sen de evlen senın de olsn dedıler.bende ıcımden ıns dedım ama galıba bıraz erken:)ben sımdılık sevme modundayım cocuk bakmak ve buyutmek bayagı zor.buarada tum annelerın ellerınden opüyorumm:)tum gunum efe beyle gectııı:))))
gonul dostlarım bugun gunumu anlattım sızlere.eksıklerım tabııkı vardır.ama daha ılk yazım sızlerle:))ıns hergun yazacagım sızlere:)sevgımle kucaklıyorum hepınızı:))